14 Nisan 2012 Cumartesi

Annemin Ülkesinin Şarkıları/Marooned İn Iraq


Bahman Ghobadi’nin 2003 yılında İstanbul film festivalinde de gösterime giren ve filmi hiç bir kurumdan destek almadan sadece aile efradının desteğiyle çektiğini, oyunculardan hiçbirinin aslında "oyuncu" olmayışı;  filmin en güzel yanlarından biri olan inandırıcılığın ve doğallığın da sebebi herhalde.

Irak-İran savaşı sırasında Saddam’ın Kuzey Irak Kürtçe tasviri Güney Kürdistan’daki Kürtlere yaptığı saldırılar sırasında İran’da tanınmış yerel bir Kürt sanatçı olan Mirza’ya  savaştan kaçan mülteciler tarafından 23 yıl önce onu terk edip kaçan eski eşi Hanareh tarafından bir mektup geldiği söylenir. Mülteciler Mirza’ya Hanareh’in  onu yanına çağırdığını söyler. Mirza ve Oğulları Barat ile Audeh  kamplara gidip Hanareh’i bulmaya karar verir. Oğlu Barat  tuhaf gözlükler takmayı seven, römorklu bir motosikleti olan  babası kadar olmasa da tanınmış bir sanatçıdır. Audeh ise 7 eşi 11 kız çocuğu olan ve bir türlü erkek evladı olmayan ve erkek evladı olmadıkça evleneceğini söyleyen garip bir adamdır.
Filmin hiç görünmeyen karakteri Hanareh kadınların şarkı söylemesi yasak olduğu için Mirza’dan kaçmak/ayrılmak zorunda kalıp Seyyid ile evlenir. Ghobadi Ortadoğu insanın kadına bakışından rahatsız olduğu için filmlerinde sık sık  bu konuyu işlemektedir. Bu filmden sonra Half Moon/Yarım Ay filminde de yine İran’da kadınların şarkı söylemesinin yasak olduğunu sanatçı kadınların  getto bir bölgede tecrit altında tutulmasını işlemiştir.



Irak Kürdistan’ında Saddam’ın yaptığı zulümler ve mültecilerin çektiği sıkıntılar birazda müzik dili ve halay kullanılarak anlatılmış. Filmde günümüz Kürtlerin köylerinin yakılıp yıkılması kimyasal silahlar kullanılması, kaçakçıların uçaklarla vurulması, erkeklerin zorla askere alınması gibi Türkiye’de de rastladığımız o günün Saddam’ın bu günün Erdoğan’larından çok da farksız olmadığını görüyoruz.
Bir aşk hikayesi etrafında trajikomik hikayeler dönen filmin; bazı yerlerinde gülerken bazı yerlerinde ise gözyaşlarınızı tutamayabiliyorsunuz . Baba ile oğullarının sürekli tartışıp bağarışmaları karakterlerin sevecenliği, müziklerin güzelliği ve halaylar filmi doyumsuz hale getiriyor. Okulları köyleri bombalandığı için dağ başında ders gören öğrenciler ve öğretmenlerinin seferberliği ve ders sırasındaki diyalog da akıllarda kalan ayrı bir bölüm.

 Mirza’nın evli olmayan oğlu Barat’ın sesine aşık olduğu kadına evlilik teklifi yaptığı sahnedeki diyalog dönemin kadına bakışını da göz önüne seriyor.
“Senin sesine aşık oldum.
Teşekkürler.
Ve... Eğer izin verirsen
sana evlilik sözü veriyorum.
Ne dedin?
- Karım olmak ister misin?
- Ne?
Karım olur musun?
Dalga mı geçiyorsun?
Hayır, Söz veriyorum.
- Tamam, ama bir şartım var.
Ne şartı? Anlatsana.
-Bana nasıl şarkı söylendiğini öğreteceksin.
Şarkı? İyi de, şarkı söylemek kadınlara haramdır.
Ama evlendikten sonra yalnız bana
şarkı söyleyebilirsin,olması gereken budur.
Böyle sana zevkle öğretirim.
-(Kadın kabul etmez ve kaçıp gözden kaybolur.)
Ama... Bayan...
Bacım...Bacım ...
Gerçekten üzgünüm. Kendimi tam ifade edemedim.
Özür diliyorum senden.”
Diğer oğlu Audeh de yine dönemin erkek egemen/ataerkil zihniyetinin tipik örneklerindendir. 7 eşi ve 11 kızı olan Audeh; erkek evlat doğuran bir kadın bulana kadar evlenmeye devam edeceğini söyler. Anareh’i ararken aileleri Saddam tarafından öldürtülen çocukların kaldığı kampta gördüğü bir kadınla evlenmek isterken kadın onu eleştirir ve kız çocuğunun da erkek kadar değer görmesi gerektiğini anlatır. Erkek çocuğun olmuyorsa bu kimsesiz erkek çocuklardan ikisini evlatlık alabildiğini söyler ve aralarında trajikomik bir diyalog döner.

“Benim adım Rojan.
- Rojan bacım, evli misin?
- Hayır.
Peki arkadaşın, o evli mi?
Neden soruyorsun? Hayır değil.
Biz sadece çocuklara bakıyoruz.
Ya sen? Sen evli misin?
Evet.
7 karım ve 11 çocuğum var.
Oh, maşallah, Allah'ım!
Bu kadar kadını nasıl mutsuz edersin?
Hepsi sadece erkek çocuğu için!
Birincisinden olmadı.
Daha sonra ikincisinden de denedim,
aynen üçüncüde de...
...ve
Kendime bir erkek çocuğu olana kadar
karılarımı yalnız bırakmayacağıma söz verdim.
Niye?
Çünkü onların başında onlara
göz kulak olacak biri lazım.
O da benim gibi şarkıcı olacak.
Hemde mükemmel bir sanatçı!
Peki neden kızlarına öğretmiyorsun?
Çünkü onlarda Hanareh gibi olurlar?
Hayır, sağol bir tanesi yeter.
Neyse, arkadaşının evli olduğunu mu
söylemiştin?
Neden bilmek istiyorsun?
Hayır, evli değil.
Dinle, sadece bir soru sordum, o kadar!
Bana bir erkek çocuk verecek kadın istiyorum.
Ne? Bir kadını daha mı mutsuz etmek istiyorsun,
bir erkek çocuk için?
Burada bir sürü erkek çocuk var.
Bu işimizi çok zorlaştırıyor.
- Sadece bir tane erkek çocuğumun olmasını istiyorum.
- Birçok aile bu yetimleri evlatlık aldı.
Gerçekten bir erkek çocuk istiyorsan...
Merkeze git ve evlatlık formu al.
Sonra sana bir yada iki erkek çocuk veririz.
- Nerede?
- Merkezde.
Bana eğer o formu alırsam,
bir erkek çocuk vereceğinizi mi söylüyorsunuz ?.
Evet, kesinllikle.”


Filmde sık sık  Barat ve Audeh’in söylediği “Hanareh”  şarkısı kulaklarımızın pasını alırken sempatik karakterler kullanılması ve durağan sahnelerin olmaması filmi güzelleştirmektedir.
2002 yapımı film 42 ayrı festivale katılmış  7 uluslararası ödül almış birçok dile de çevrilmiştir. 

0 yorum :